Çocuklarda Motivasyon

     Çocukların bazılarının derse, konuya ya da karşılaşılan probleme çözüm üretmede istekli oldukları gözlenirken, bazılarının ise derslerde isteksiz oldukları, karşılaştıkları problemlere çözüm üretmede mücadele etme yerine daha çok kaçmayı seçtikleri görülmektedir. Öğrenciler arasındaki bu farkın oluşumuna etki eden etkenlerin başında motivasyon gelir.

    Motivasyon, çocuğun davranışlarını ve öğrenme becerisini etkiler. Çocukların çalışmasını ve bir amaca doğru harekete geçmesini tetikler. Çocuklarda motivasyon güçlü olduğunda düzenli, istekli, verimli bir şekilde çalışırlar. Ancak unutulmamalıdır ki; motivasyon kaynağı her çocuk için aynı değildir ve çocukları motive eden şeyler birbirinden farklıdır. 

Çocukların Motivasyonu Nasıl Artırılır?

  • Çocuğun motivasyonunun yüksek olması için; öncelikle kendisine saygı duyulduğunu bilmesi gerekmektedir. Çocuklar, başarı düzeyleri ne olursa olsun anne babaları tarafından sevilmek ve kabul görmek isterler. Çocuğun kendini değerli hissetmesi, öz güvenini artıracak ve onun kendini yetkin hissetmesini sağlayacaktır.
  • Sorumluluk bilinci ile motivasyon arasında pozitif bir ilişki olduğu bilinmektedir. Bu nedenle çocuklara okulda ve evde, yaş ve gelişim seviyelerine uygun sorumluluklar verilmelidir. 
  • Verilen sorumluluklar karşısında gösterilen çabanın küçük ödüllerle teşvik edilmesi ve olumlu geri bildirimler verilmesi çocuğun motivasyonunu artırmaya yardımcı olacaktır.
  • Çocuklara kendileriyle ilgili konularda kontrol fırsatı tanınmalı, karar alma süreçlerine onların da dahil edilmesi sağlanmalı ve karar alırken nedenlerin çocuğa anlayacağı şekilde açıklanması gerekmektedir.
  • Çocuğun kendisine ulaşılabilir hedefler koyması desteklenmelidir.
  • Çocukları ilgi ve seviyelerine göre başarabilecekleri işlere yönlendirerek başarı duygusunu tatmaları sağlanmalıdır. 
  • Ebeveyn ve öğretmenlerin çocukların başarı düzeylerinin ve potansiyellerinin farkında olması ve buna uygun beklentiler oluşturmaları gerekmektedir. Çocuğun potansiyelinin üzerinde bir beklenti, onların kendilerini yetersiz hissetmelerine ve motivasyonlarının daha çok düşmesine sebep olabilmektedir.
  • İyi niyetle yapıldığı da düşünülse ebeveynlerin çocuğu başkalarıyla kıyaslamamaları, çocukların da birer birey olduğunu ve her çocuğun birbirinden farklı olduğunu unutmamaları gerekmektedir.

             Mutlu günler dileriz.

                                                                                                          Psikolog Serra Bayrak

Okul Öncesi Dönem ve Özgül Öğrenme Güçlüğü

 Genel olarak Özgül Öğrenme Güçlüğü yerine ‘’DİSLEKSİ‘’ terimi kullanılmakta ve okuma güçlüğü olarak bilinmektedir.

Özgül Öğrenme Güçlüğünün alt grupları vardır. Bunlar; 

–   Disleksi, okuma alanında güçlük,   

–   Disgrafi, yazma alanında güçlük,

–   Diskalkuli, matematik alanında güçlük,

Dispraksi, motor hareketler, koordinasyon ve planlamada yaşanan güçlük olarak tanımlanmaktadır. 

Genel olarak bu alt gruplar çoğu zaman birlikte görülürler. Ancak ayrı ayrı da görülebilirler. 

      Halk arasında “Disleksi” olarak bilinen Özgül Öğrenme Güçlüğü olan çocuklar, akranları ile aynı gelişim özelliklerini gösterir ve aynı gelişim basamaklarından geçerler. Bu nedenle erken çocukluk döneminde disleksinin fark edilmesi güçtür ancak bilinçli ebeveyn ve eğitimciler bu durumu kolaylıkla ayırt edebilirler. 

    Okul öncesi dönemde özgül öğrenme güçlüğü belirtileri olarak;

  • Dikkat ve odaklanma,
  • Akılda tutma (bellek) işlemleri,
  • Planlama ve organizasyon becerileri,
  • Temel kavram kazanımları ve dil gelişimi,
  • Koordinasyon gerektiren faaliyetler,
  • İsimlendirme işlemleri,
  • Sosyal hayat içinde yaşananları anlama ve anlatma,

gibi alanlarda gecikme ve zorlanma görülebilir.

Çocuğunuzda bu gibi durumlar gözlemliyorsanız bir uzman desteğine başvurmanızı öneririz.

BERRE DİLAN EKER
Uzman Öğretici

Çocuklarda Motivasyon

Çocukların bazılarının derse, konuya ya da karşılaşılan probleme çözüm üretmede istekli oldukları gözlenirken, bazılarının ise derslerde isteksiz oldukları, karşılaştıkları problemlere çözüm üretmede mücadele etme yerine daha çok kaçmayı seçtikleri görülmektedir. Öğrenciler arasındaki bu farkın oluşumuna etki eden etkenlerin başında motivasyon gelir.

Motivasyon, çocuğun davranışlarını ve öğrenme becerisini etkiler. Çocukların çalışmasını ve bir amaca doğru harekete geçmesini tetikler. Çocuklarda motivasyon güçlü olduğunda düzenli, istekli, verimli bir şekilde çalışırlar. Ancak unutulmamalıdır ki; motivasyon kaynağı her çocuk için aynı değildir ve çocukları motive eden şeyler birbirinden farklıdır.

Çocukların Motivasyonu Nasıl Artırılır?

⦁ Çocuğun motivasyonunun yüksek olması için; öncelikle kendisine saygı duyulduğunu bilmesi gerekmektedir. Çocuklar, başarı düzeyleri ne olursa olsun anne babaları tarafından sevilmek ve kabul görmek isterler. Çocuğun kendini değerli hissetmesi, öz güvenini artıracak ve onun kendini yetkin hissetmesini sağlayacaktır.

⦁ Sorumluluk bilinci ile motivasyon arasında pozitif bir ilişki olduğu bilinmektedir. Bu nedenle çocuklara okulda ve evde, yaş ve gelişim seviyelerine uygun sorumluluklar verilmelidir.

⦁ Verilen sorumluluklar karşısında gösterilen çabanın küçük ödüllerle teşvik edilmesi ve olumlu geri bildirimler verilmesi çocuğun motivasyonunu artırmaya yardımcı olacaktır.

⦁ Çocuklara kendileriyle ilgili konularda kontrol fırsatı tanınmalı, karar alma süreçlerine onların da dahil edilmesi sağlanmalı ve karar alırken nedenlerin çocuğa anlayacağı şekilde açıklanması gerekmektedir.

⦁ Çocuğun kendisine ulaşılabilir hedefler koyması desteklenmelidir.

⦁ Çocukları ilgi ve seviyelerine göre başarabilecekleri işlere yönlendirerek başarı duygusunu tatmaları sağlanmalıdır.

⦁ Ebeveyn ve öğretmenlerin çocukların başarı düzeylerinin ve potansiyellerinin farkında olması ve buna uygun beklentiler oluşturmaları gerekmektedir. Çocuğun potansiyelinin üzerinde bir beklenti, onların kendilerini yetersiz hissetmelerine ve motivasyonlarının daha çok düşmesine sebep olabilmektedir.

⦁ İyi niyetle yapıldığı da düşünülse ebeveynlerin çocuğu başkalarıyla kıyaslamamaları, çocukların da birer birey olduğunu ve her çocuğun birbirinden farklı olduğunu unutmamaları gerekmektedir.

Mutlu günler dileriz.

                                                                                                      Psikolog Serra Bayrak

Yürütücü Fonksiyonlar

Yürütücü foksiyon becerileri, görevleri derinlemesine düşünmek ve tamamlamak için gerekli olan bir dizi yetenektir. Problem çözmemize, görevleri başlatmamıza ve tamamlamamıza ve bir görevin tamamlanmasıyla dikkati sürdürmemize, bir karar vermemize, planlama ve dikkati dağıtmadan hareket etme yeteneğimize, daha karmaşık ve çok adımlı eylemlerden en sıradan görevleri yerine getirmemize kadar izin veren becerilerdir. 

Yürütücü işlev becerileri yaptığımız her şeye rehberlik eder. Giyinmek ve güne hazırlanmak, ödevi tamamlamak veya sandviç yapmak gibi görevler için gereklidir. Yaptığımız her çok adımlı aktivite için önemli bir foksiyondur!

Yürütücü fonksiyon işleyişi ile ilgili sorunları olan çocuklar çeşitli şekillerde zorluk yaşayabilir.

Yürütücü işlev bozukluğu, bağımsızlığı ve faaliyetleri gerçekleştirme yeteneğini engelleyebilir. Bilişsel beceriler, öz-düzenleme, planlama, organizasyon ve hafızaya izin veren birbirine bağlı bir işleme ağıdır.

 “Yürütücü İşleyiş Becerileri”nin genel terimini oluşturan bilişsel süreçler aşağıdaki gibidir.  Bu beceriler öğrenme, davranış ve gelişim için gereklidir. Tüm bu beceriler birlikte çalışır ve diğer alanları etkiler.

Yürütücü foksiyon becerileri şu şekildedir:

  • Duygusal Kontrol
  • Görev Başlatma
  • Görev tamamlama
  • Çalışma Belleği
  • Planlama
  • Önceliklendirme
  • İşleme hızı
  • Organizasyon
  • Dikkat
  • Kendi Kendini İzleme
  • Dürtü kontrolü
  • Bilişsel Esneklik
  • Öngörü
  • Kendi Kendine Konuşma
  • Problem Çözme
  • Dayanıklılık

Çocukların yeni bilgiler öğrenebilmesi, öğrendiklerini hatırlayabilmesi, günlük yaşam becerilerini yerine getirebilmesi, duygu durumunu kontrol edebilmesi için yürütücü fonksiyonların geliştirilmesi gerekmektedir. 

Lütfen sizlerde çocuklarınızda herhangi bir problem seziyorsanız bir Ergoterapiste danışın.

Unutmayın ki erken müdahale çok önemli! 

Sağlıklı günleriniz olsun. 

Ergoterapist Gözde Nur Altunsu 

İşitsel Algı Becerilerinin Öğrenmeye Olan Etkisi ve Ergoterapi Desteği

İŞİTSEL ALGI

Duyulan şeylerin tanınması ve anlamlandırılması olarak tanımlanır. Öğrenmenin gerçekleşebilmesi için önemli bir süreçtir.  Okul döneminde, okumayı öğrenmede zorluk çeken çocukların işitsel algı sorunları olduğu belirtilmiştir.

Öğrenme güçlüğü yaşayan bireyler işitsel algının alt parametlerinde güçlük yaşayabilirler. Bursa Albatros’ta ERGOTERAPİ desteği ile  İşitsel Algı Becerilerine yönelik çalışmalar yapılmaktadır.

İşitsel bellek: Sözel bilgiyi dikkatle dinleme, işlemleme, depolama ve gerektiğinde yeniden çağırmayı içeren işitsel bellek, en önemli öğrenme becerilerinden biridir. Yetersizlik durumunda öğrenme, sözlü yönergeleri izleme, tartışmalara katılma, okuma, yazma hatta dili öğrenmede zorluklar görülebilir.

İşitsel sıralama: Sıralanmış nesnelerin sırasını hatırlama becerisini ifade eder. Harflerin, sayıların, günlerin ve ayların sırası ile hatırlanması bu beceri ile gerçekleşir.

İşitsel dikkat: Okulda, bir ders süresince dersi dinlemeyi ve odaklanmayı sürdüremezler. 

İşitsel çağrışım-birleştirme: Karşılıklı konuşmalardan sonuç çıkarma, bilmeceleri anlama ya da sözlü matematik problemlerini kavrama gibi üst düzey dinleme ve dil gerektiren alanlarda kullanılan bir beceridir.

Görsel Algı Becerisi

-Görme, görüntüleri tanımlamamızı, ’’bize doğru gelen” şeyi sezmemizi ve tepki vermek için hazırlanmamızı sağlayan karmaşık bir duyu sistemidir. Bu duyumuzu kullanarak hem kendimizi koruyabilir hem de hareketlerimizi yönlendirebiliriz. Böylelikle çevremize anlamlı tepkiler verebilir, sosyalleşebilir ve öğrenebiliriz. Görsel algı, beynin, görülenleri yorumlama, analiz etme ve anlama yeteneğidir. Görsel Algı, gözde başlayan görmenin alt basamaklarını kullanan çok sayıda beyin yapısının aktif olduğu karmaşık bir süreçtir. Bursa Albatros’ta,  görsel algı becerisini değerlendirip bireyin desteklenmesi gereken alanlarda kişiye özel müdahale programları oluşturmaktayız. 

Görsel algı neden önemlidir?

Görsel algı becerileri, okuma, yazma, bulmacaları tamamlama, kesme, çizim yapma, matematik problemlerini tamamlama, giyinme, karışık bir çekmecede çoraplarınızı bulma gibi birçok günlük beceri için önemlidir. Bu günlük işleri bağımsız olarak yerine getirmede zorlanan bir çocuğun öz güveni zarar görebilir, akademik performansında düşüşler ve oyun becerilerinde etkilenimler görülebilir.

1.1. Görsel Algı Becerisinin Alt Bileşenleri

Görsel ayrım; Bir nesnenin veya şeklin, renge, forma, desene, boyuta veya konuma göre sınıflandırılmasıdır. Günlük yaşamda okuma ve yazma aktiviteleri için, görsel ayrım, harfleri veya kelimelerin farklarını görmek için oldukça önemlidir. Bu alandaki zorluklar “b” nin “d” gibi görünmesine yol açar.

Görsel hafıza; Nesneleri, şekilleri, sembolleri, hareketleri veya bir hareketler dizisini hatırlama yeteneğidir. Okuduğunu anlama becerisi için görsel hafıza önemlidir. Çocuk ne okuduğunu ve bir sayfadan diğerine geçtiğinde daha önce okuduğu bir kelimeyi tanıdığını hatırlamalıdır. Bu beceri ile ilgili zorluklar okulda tahtadan veya kitaptan kopyalamayı çok daha zor hale getirebilir. 

Uzayda konumlandırma; Harflerle, nesnelerle veya şekillerle ilgili olarak, yön dil kavramlarını anlama ve konum ilişkisini kurabilmekle ilgilidir.

Şekil zemin ilişkisi; Çok fazla görsel bilgi içeren karmaşık bir arka planda nesneyi veya şekli bulabilme yeteneğidir. Örneğin, bir çocuktan mavi boyayı kalem kutusunda bulmasını istemek.  Mavi boya kalemini aramak için diğer tüm boya kalemlerini filtreleyebilmesi gerekmektedir.

Şekil sabitliği; Bir formun veya şeklin, döndürülmüş, küçültülmüş / büyütülmüş veya yakından veya çok yakından bakılmış olsa bile aynı olduğunu bilme yeteneğidir.

Görsel tamamlama; Resmin veya nesnenin bir kısmı mevcut olmadığında bile tamamını tanıma yeteneğidir. Görsel tamamlama, gördüklerimizi hızlı bir şekilde okumak ve anlamak için önemlidir. Bu beceriyle ilgili zorluk yaşayan çocuğun bir kelimeyi veya cümleyi dikkatlice incelemesi gerektiği anlamına gelir.

Görsel sıralı bellek; Bir nesne veya form dizisini doğru sırayla hatırlayabilme yeteneğidir. Bazı çocuklar bir kelimedeki harfleri biliyor olabilir ama sıralarını doğru şekilde hatırlayamıyor olabilirler.

Görsel motor entegrasyonu; Görsel bilgileri anlama ve sonra yazma gibi bir motor beceriyi uygun şekilde yapabilme yeteneğidir. Günlük yaşamda çocuğun tahtadaki yazıyı defterine zamanında aktarabilmesi tamamlayabilmesi içim önemlidir. Görsel motor entegrasyonunda zorluk yaşandığında el yazısının kötü anlaşılır olmaması gibi durumlar oluşabilir.

Çocuğumun Görsel Algı Becerilerinde Sorunları Olup Olmadığını Nasıl Anlaşılır?

Bir çocuğun görsel algı becerinde problem var ise aşağıda bahsedilen alanlarda zorluk çekebilir: 

  • Yapboz yapmakta,
  • Etraflarındaki nesnelerle ilgili eylemleri planlamada,
  • “Önünde, dışında, açık, altında, yanında, yukarı, aşağı” gibi mekansal kavramları öğrenmeke,
  • “B, d, p, q”  harflerini yanlış yazma veya karıştırma,
  • Yazarken sayıları veya harfleri ters çevirme.
  • Okurken veya yazarken satır takibini takip etmekte,
  • Sol ve sağ kavramını anlama ve hatırlamada,
  • Nereden başlayacağını bilmede,
  • Harflerin kelimelerde, rakamların problemlerde doğru sıralanmada,
  • Alfabeyi sırayla hatırlamada,
  • Bir yerden diğerine (örneğin tahtadan, kitaptan, kağıdın bir tarafından diğerine) kopyalamada,
  • Giyinmede (uygun ayakkabı veya çoraplar),
  • Harflerin ve nesnelerin boyutlarını ayırt etmede,
  • Eksik çizilen resim veya şablonların tamamlanmasında,
  • Görsel uyaran açısından zengin olan bir ortamda odaklanmada,
  • Kişisel eşyaların sınıflandırılması ve düzenlenmesinde (örn. İşyerinde düzensiz veya dikkatsiz görünebilir).
  • Karışık şekiller içeren bir resimde veya darmadağın bir masadaki belirli bir öğeyi bulmada.

Bir çocuk görsel algı konusunda zorluk yaşadığında başka hangi problemler ortaya çıkabilir?

Akademik performans: Akademik görevlerini tamamlamada zorlanırlar.

Dikkat ve yoğunlaşma: Dikkat dağıtıcı olmayan faaliyetler yaparken bile fazla çaba gösterirler ve bu çabayı korumakta zorlanırlar.

Kendini düzenleme: Bir göreve veya duruma uygun sosyal, duygu, davranış, dikkat düzeyini elde etme, sürdürme ve değiştirmede zorlanırlar.

Davranış: Görsel algı becerileri gerektiren etkinliklere katılmaktan kaçınabilir veya reddedebilirler.

Kaçınma: Kendileri yapmaktansa, başkalarının kendileri için görevlerini yerine getirmelerini tercih edebilirler (örneğin, “baba, bana bir ev çiz.’’).

Organizasyon: Eşyalarını takip etmekte ve organize etmekte zorlanabilirler.

Eğer tedavi edilmezse, görsel algıdaki zorluklar nelere yol açabilir?

Çocukların görsel algı ile ilgili güçlükleri olduğunda, aşağıdakilerle de zorlukları olabilir:

  • Çeşitli durumlarda endişe ve stres, akademik potansiyellerine ulaşmada zorluklara yol açmaktadır.
  • Meşgul çalışma sayfalarını doldururken veya görsel talimatları izlemede zorluklar.
  • Müfredata erişimde zorluklar, çünkü uygun görsel bilgilere katılamıyor.
  • Bağımsız giyinme ve diğer öz bakım görevlerini bağımsız olarak yönetme güçlüğü.
  • Önemsiz görsel bilgiyi engelleyen zorluk nedeniyle sınavları tamamlamadaki zorluklar.
  • Bir çocuk yeteneklerini akranları ile karşılaştırdığında zayıf özgüven.
  • Zayıf el yazısı becerileri.

Görsel algı zorlukları için ne tür bir tedavi önerilmektedir?

Çocuğunuzun görsel algıda zorluk çekmesi durumunda, bir Ergoterapiste danışmanız önerilir.

Bursa Albatros’ta Görsel Algı Değerlendirmesi ve Ergoterapi desteği verilmektedir.

Çocuğunuz Hiperaktif mi ? Yaramaz mı ?

Her yaramaz çocuk için hiperaktif denilmesinin doğru olmadığını belirten Psikolog Çisem Özkan, çocuklarda hiperaktif ve yaramaz ayrımını anlattı… Yerinde duramayan, kıpır kıpır, oturamayan, her fırsatta koşan, tırmanan, çok konuşan, ders dinlemeyen, oyun bozan bir çocuğunuz mu var? Çocuğunuz ya yaramaz ya da beyin yapısına bağlı psikiyatrik bir bozukluğa sahip.

HiPERAKTİFLİK VE YARAMAZLIK AYRIMI
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) son yılların en popüler tanılarından birisi. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu nöropsikiyatrik bir bozukluktur. Her yaramaz çocuk için hiperaktif demek doğru değildir. Yaramazlık zamana, mekana ve çocuğun bulunduğu ortamdaki kişilere bağlı olarak değişebilir. Çocuk babasının yanında yaramazlık yaparken annesinin yanında yapmayabilir. Okulda uslu ve sakin bir öğrenciyken evde çok hareketli olabilir. Oysa DEHB’li bir çocuk her yerde ve herkesin yanında aynı özellikleri gösterir. DEHB’in herhangi bir klinik test ile ölçümü mümkün olmadığından okul öncesi dönemde çocukta görülen bazı anormallikler dikkat çeker: 

-Yönergeleri takip edemezler: Anne ve babalarının, öğretmenlerinin komutlarını anlamakta güçlük çekerler
-Dikkatini derse ya da oyuna veremezler: Öğretmenlerin dikkatlerini toplamada güçlük yaşadığı çocuklar oyun kurallarını anlamada ve sürdürmede de güçlük yaşadığı için arkadaşlarıyla ilişkilerinde problem yaşarlar.
-Ders ve oyun için gerekli materyallerini çoğu zaman kaybederler. 
-Çoğu zaman sizi dinlemiyormuş gibi görünürler. 
-Detayları gözden kaçırırlar Kıyafeti, ders ve oyun alanı çoğu zaman düzensizdir. 
-Unutkandırlar. İlgileri ve dikkatleri kolay dağılır. 


Okul öncesi dönemde ve okulun ilk yıllarında farkedilen DEHB’in tedavisi oldukça kolaydır. Beyin yapısına bağlı bir hastalık olduğu için anne-babalar bu konuda kendilerini ya da birbirlerini suçlu görmemelidir. Tedavi için en uygun zamanda doktorunuza başvurmalısınız.

Engelli Çocuğa Sahip Ailelere Öneriler

Çocuk sahibi olmak isteyen her kadın için hamilelik çok önemli bir dönemdir. Bu dönemin her aşaması çocuğunu merak ederek ve çocuğunun geleceği ile ilgili hayaller kurarak geçer.Anne karnında ya da doğduktan sonra bebeğinin fiziksel ya da zihinsel engelli olduğunu öğrenen aile uzun ve zorlu bir yola çıkmıştır. İşte bu yolda fayda sağlayacak bazı bilgiler… l

1. Çocuğunuzun engel durumunu araştırın:

Çocuğunuza tanı koyan uzman doktorunuzdan engel durumuyla ilgili ayrıntılı bilgi talep edin. 
 

2. Bilgi kirliliği yaratacak kaynaklardan uzak durun:

Çocuğunuzun engeline ilişkin her duyduğunuza inanmayın. Unutmayın ki sizin çocuğunuz ile aynı tanıya sahip başka bir çocuk daha farklı özellikler gösterebilir. Her çocuk biriciktir
 

3. Erken tıbbi ve rehabilitasyon desteğinin önemi:

Çocuğunuzun zihinsel ya da fiziksel farklılığında hayat boyu desteğini görebileceğiniz tıbbi ve rehabilitasyon modellerini denemekten çekinmeyin. 
 

4. Umutlu olun: Doğan her güneş, çocuğunuz için yeni bir umut demektir.

Sizi karamsar hissettiren kişi ve durumlardan uzaklaşın. 
 

5. Beslenmenin önemi:

Araştırmalar ikinci beyin olarak bağırsaklarımızın önemine dikkat çekiyor. Çocuğunuzun zihinsel sağlığı beslenmesiyle doğrudan ilişkili olduğundan paketli gıdalardan ve katkı maddeli besinlerden uzak durmaya çalışın. Yerini kendi mayaladığınız yoğurt, probiyotik turşu gibi anne eli değmiş dost bakteri yanlısı besinler alsın. 
 

6. Sanatın iyileştirici gücü

Müzik, tiyatro, dans gibi sanatsal aktiviteler çocuğunuzun engeline bağlı yaşadığı sosyal yaşam becerilerini geliştirmede etkili bir güce sahiptir. Dil ve konuşma becerilerini destekleyen programlar dışında mutlaka sanatın şifasından da faydalanın. 
 

7. Eşinizle iş birliği yapın:

Çocuğunuzun sorumluluklarını eşinizle paylaşırsanız yaşadığınız kaygı ve stres azalacaktır. 
 

8. Rehabilitasyon merkezi seçerken dikkat edin:

Rehabilitasyon merkezi seçerken merkezin fiziki koşullarının çocuğunuza rahat ve konforlu bir eğitim imkanı sağladığından emin olun. Merkez personellerinin diplomalarının çocuğunuza eğitim vermek için yeterli olup olmadığını araştırın. 
 

9. Yasal haklarınızı bilin:

Özel bir çocuğa sahip aile olarak devletin size ve çocuğunuza sunmuş olduğu haklar hakkında bilgi edinin. Sağlık, ulaşım ve eğitim gibi hizmetlerde yaşayacağınız ayrıcalıklar için ilgili yerlere başvurunuzu yapın. 
 

10. Dernek ve vakıflara dikkat:

Maalesef ülkemizde özel çocukların ailelerini maddi ve manevi istismar eden yapılanmalar mevcut. Devletin ücretsiz sunduğu bir çok hizmeti ücret karşılığında yapan dernek ve vakıf yetkililerine karşı dikkatli olun; gerekli durumlarda şikayetlerinizi devletin yetkili makamlarına bildirin. 
 

11. Kardeşleri ihmal etmeyin:

Özel çocuğunuzun zihinsel ve fiziksel farklılıklarıyla ilgilenirken diğer çocuğunuzun duygusal ihtiyaçlarını göz ardı etmeyin. Yaşına uygun sorumluluklar vererek onun da çocukluğunu yaşayabilmesi için eşinizle seferber olun. 
 

12. İlahi takdir

: Engelli bir çocuğun ailesi olmanızı karamsar bir sonuç şeklinde karşılamak yerine ilahi takdir olarak görmeniz çocuğunuza ve hayatınıza bakış açınızı değiştirecektir. Tüm psikolojik ve tıbbi müdahalelerin ötesinde tek gerçek budur.

Çocuğumu İstismardan Nasıl Korurum

Son günlerde oldukça artan cinsel istismar haberleri aileleri korkutuyor. Çocukları istismardan korumak için ailelere bazı görevler düşüyor. Güçlü ve sağlıklı bir birey olmanın temel koşulu istismarsız bir çocukluk dönemidir. Çocuklar, istismara uğradıklarının farkına varamadıkları için anne ve babaların bu konuda ciddi görevleri var. Bunlar;

Çocuğunuza ‘izin almak/vermek’ kavramını öğretebilirsiniz:

Oyun arkadaşına dokunmadan ya da sarılmadan önce izin istemeyi öğretebilirsiniz. Bunun için şu dili kullanabilirsiniz: “Güneş, haydi Ali’ye sarılarak vedalaşmak istiyor mu soralım.” Eğer Ali, ‘hayır’ derse, çocuğunuza sakin ve sevgi dolu bir ses tonuyla “Her şey yolunda Güneş. Haydi Ali’ye uzaktan ‘bye bye’ yapalım ve ona bir öpücük yollayalım” diyebilirsiniz. 

Çocuğunuza başkaları için empati yapmayı öğretebilirsiniz:

Çocuğunuz oyun arkadaşına zarar verdiğinde onunla şu şekilde konuşmayı deneyebilirsiniz: “Bu oyuncağı istediğini biliyorum, fakat sen Ozan’a vurduğunda o çok üzüldü. Ozan’a vurduğumuz için onun üzülmesini istemeyiz.” Sonrasında çocuğunuzun Ozan’ın nasıl hissettiği konusunda hayal kurmasını sağlayabilirsiniz. Bunu yaparken ona sevgi dolu sarılarak hatalı davranışından dolayı utanmasını ve mahcup olmasını engelleyebilirsiniz

Çocuğunuza başkalarına yardım etmesini öğretebilirsiniz:

Çocuğunuzun arkadaşlarına, size, diğer insanlara ve canlılara yardım etmesini öğretebilirsiniz. Bunun için rol model olarak onun görüş alanında insanlara yardım edebilirsiniz. Ailenizin evcil hayvanını da eğitim amaçlı kullanabilirsiniz: “Kuyruğu sıkıştığı için acı çekiyor gibi görünüyor. Haydi ona yardım edelim!” Çocuğunuzu ‘yardım etme’ davranışından dolayı onurlandırmayı da unutmamalısınız.

Çocuğunuza ‘hayır’ ve ‘dur’ kelimelerinin önemli kelimeler olduğunu öğretebilirsiniz:

“Maya, ‘hayır’ dedi; ‘hayır’ kelimesini duyduğumuzda ne olursa olsun hemen dururuz” şeklinde bir ifadeyle çocuğunuzun oyun arkadaşıyla temaslarını kontrol edebilirsiniz. Aynı şekilde çocuğunuzun da istemediği bir şey ile ilgili ‘hayır’ ve ‘dur’ kelimelerini kullanmasını öğütleyebilirsiniz. “Hayır dediğinde arkadaşın durmuyorsa kendini iyi hissetmezsin ve başka arkadaşlar seçebilirsin” şeklinde ifadeler kullanarak çocuğunuzun seçebilme özgürlüğü olduğunu ona öğretebilirsiniz. 

Sessiz sinema oynayarak insanların yüz ifadelerini ve vücut dilini tanımak konusunda çocuğunuzu cesaretlendirebilirsiniz:

Korkmuş, mutlu, üzgün, hayal kırıklığına uğramış, sinirli, şaşkın vb. yüz ifadelerini sessiz sinema oynayarak çocuğunuza öğretebilirsiniz. 

Asla çocuğunuzu sarılmaya, dokunmaya, öpülmeye ya da öpmeye zorlamayın:

Sebep ne olursa olsun çocuğunuzu istemediği bir temasa zorlamayın. Şayet anneanne/babaanne/dede gibi birinci derece büyükler bu konuda ısrarcı yaklaşım gösterirken çocuğunuz dirençli olursa alternatif bir yöntem bulabilirsiniz: “Dedene öpücük atmak (uzaktan) ister misin Maya?” Torunları için neden bu şekilde davrandığınızı büyüklerinize açıklayarak tutumunuzu istikrarlı bir şekilde sürdürebilirsiniz. “Maya’nın güvenli ve oto kontrolü yüksek bir birey olması için bu konuda eğitimine önem veriyorum. Gönül rızası olmadan ona dokunulamayacağını, öpülemeyeceğini kavraması biraz zaman alabilir. Bu konuda sizden bizimle iş birliğine girmenizi ve anlayış göstermenizi bekliyorum.”